Rahime Kösem Alcan İle İlk Hikâye Kitabı “Yoğun Bakımda Umut”u Konuştuk…

RAHİME KÖSEM ALCAN İLE İLK HİKÂYE KİTABI “YOĞUN BAKIMDA UMUT”U KONUŞTUK

Rahime Kösem Alcan ile Klaros Yayınları’ndan çıkan ilk hikâye kitabı “Yoğun Bakımda Umut” kitabını, genel olarak edebiyat ortamı hakkındaki yorumlarını, yazı-yazarlık ve -edebiyat anlayışını konuştuk.

-İlk hikâye kitabınız tekrar hayırlı olsun Rahime Hanım, okuru bol olsun.

-Çok teşekkür ederim.

-İlk hikâye kitabınız Yoğun Bakımda Umut’ta çocukluk izleği, ölüm, salgın günleri, hastalık, tabiat duyarlığı, tabiata dönüş vb. izlekler öne çıkıyor. İlk kitabınızdaki bu “öze dönüş” ve “arayış” temlerini neye bağlıyorsunuz? Hikâyelerinizin duygusal ve düşünsel kaynakları hakkında bilgi verir misiniz?

– Hem meslek yaşantımda, hem hayatımın belli dönemlerinde karakterimi şekillendiren ana kırılma noktalarıyla karşılaştım. Yaşanmışlıkların hepsi ister istemez öze dönüş, çok muhakeme, sorgulama, anlama çabasını beraberinde getirdi. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide mutlu olmanın yolunun kendini ve çevreni anlamaktan geçtiğini öğrenmekle birlikte insan ve çevre duyarlılığım da arttı. Ruhumdaki dönemsel çalkantılar ve dinginliklerle beraber bu ana izlekler oluştu.

-Aynı zamanda sağlıkçısınız. Sağlıkçı olmanın hikâyelerinize yansımaları nasıl gerçekleşti? Size artıları, eksileri neler oldu?

– Benim hayata erken atılmam ve insanları erken tanımamda mesleğimin çok büyük rolü oldu. Bizim mesleğimizin yarısı pratik görevse yarısı insanî ilişkiler ağıyla çevrelenmiştir. İnsanlara faydalı olmak önceliğimizdir. Yaptığımız işin psikolojik yönü ağırlıktadır. Bu da insanları çok çabuk anlamamıza ve pratik düşünmemize, sürekli kriz çözme çabalarına kapı aralıyor. Bu kapıdan girince de bir bakmışsınız yaşanmışlıklarla örülü hikâyeler biriktirmişsiniz. Kısaca eksi yönü yok, hep artı yönü var.

-Yoğun Bakımda Umut’un genel okur topluluğuna mesajı nedir? Bu kitapla neyi hedeflediniz?

– Bu kitapta hayata bakış açımı bulacak okurlar. Bu bakışın ana teması, umuttur. Ne olursa olsun düşünmeye, sorgulamaya, en olumsuz durumlardan da umuda kapı aralamaya çalıştım.

-“Yoğun Bakımda Umut” ve “Bedel” yazarının genel edebiyat ortamına bakışı nedir? Rahime Kösem Alcan, edebi topluluklar hakkında ne düşünüyor?

– Yazın hayatına girerken, ilk romanım “Bedel”i yazarken hayatı hemen tanımak, emeklemeden koşmak isteyen bir çocuk gibi hissettim. Koşmaya o kadar iştiyakım vardı ki; emeklemek bana zaman kaybı gibi geldi. Geç kalmışlık duygusu bu isteğimi kamçıladı. Hiç tanımadığım edebiyat dünyasında biliyordum ki, bu çok güçlü istekle dura dinlene yol alacağım. Okudukça, araştırdıkça, kalem oynattıkça tecrübelerim artacak. “ Yoğun Bakımda Umut” da ilk romanımdan üç yıl sonra, edindiğim bu tecrübelerin ürünü.  Yine de başlangıç ve emeklemem bitmiş değil. Edebiyat ortamlarının bu emeklememin istikrarlı yürüyüşe geçmemde çok büyük rolü olacak. Yazdığım yazıların yayımlanmasına istekli kalemdaşlarımın verdiği destek ve güven paha biçilmez değerdedir benim için. Çünkü yazdıklarınızın okunması ve anında yorum almasının verdiği keyif başka. Okundukça kendinizi geliştirme, yenileme, en iyisini yazma isteğiniz artıyor, okura mahcup olmamak için var gücünüzle çalışıyorsunuz. Onun için internet ortamında gelişen edebiyatı çok önemsiyorum.

-Aynı zamanda dergicisiniz. Antalya’da Bekir Abi dergisini çıkarıyorsunuz. Bekir Abi dergisiyle edebiyat dergiciliğindeki hedefleriniz nelerdir? Derginin son durumunu nasıl görüyorsunuz?

– Bekir Abi Dergisi edebiyat dünyasında sağlam bir yer edinme çabasındadır. Bu amaç doğrultusunda çok çaba sarf etti. Yayın kurulunda olduğum iki yıl zarfında bana adeta bir okul oldu. Unutulmaz tecrübeler kazandım. Hayatımda başka önceliklerim sebebiyle bu ortamda aktif değil de biraz pasif rol almaya başladım. Ama hâlâ irtibatım devam ediyor, öykü ve yazılarımla destek veriyorum. İnanıyorum, bu derginin yolu hep açık olacaktır.

-Hayatınızda yer etmeye başlayan bu öncelikleriniz nedir, biraz açar mısınız?

– Edebiyat aşkım o kadar kuvvetli ki, içinde bulunduğum hiçbir oluşum bana yeteri kadar doyum sağlamadı. Eğitim, edebiyatın derinliklerine girme arzum önceliğim oldu başından beri. Edebiyatı bir bilim ve sanat olarak daha iyi öğrenmek, özümsemek için açıktan öğrenim yoluyla okumaya karar verdim. Sistemli bir okumaya kavuşmak, edebiyatı özümsemek için Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne girdim. Bu yıl mezun oldum. Ama okul bitse de bu istek bitmeyecek. Yeni dönemde eğitim hep önceliğim olacak. İçine daldığım engin denizden çıkmam imkânsız oldu artık, balık susuz yaşayamaz ya, ben de bu yol dışında yaşayamam artık. Bu engin edebiyat dünyası beni içine çektikçe çekti. Gidebildiğim yere kadar gitmek, bu engin denizden imkânım ölçüsünde faydalanmak niyetindeyim.

-Bununla birlikte birçok edebi türde kalem sahibisiniz. Gönlünüzdeki edebi tür hangisi diye sorsam?

– Bu soruyu ben de çok sordum kendime. Deneme ve eleştiri yazıları diye karar veriyorum. Ama yazarken ve yazdıklarımın en son halini tekrar tekrar okurken, hele yayımlanması sonrası duyduğum mutluluğu düşünürken çok ayrım yapamıyorum. Hikâyeden aldığım keyfi göz ardı edemiyorum. Gönlümde yatan aslan şiir diyebiliriz. Ama en son, çok emin olunca ortaya çıkaracağım bir tür. Çok seviyor ve saygı duyuyorum. Şiir bambaşka bir dünya, umarım günün birinde bu iklimi de yaşama şansım olur.

-Rahime Kösem Alcan’ın bir yazar olarak edebiyata ve yazma uğraşına bakışı nasıldır? Edebiyat ve yazarlık onun için ne anlam ifade ediyor?

– Edebiyat ve yazarlık kendimi anlatma isteğim, sanki var oluş sebebim diye düşünüyorum.  Yıllardır içimde oluşan boşluğu o dolduruyor, yazmak, okumak, anlatmak, okuduğunun kritiğini yapmak çok güzel. Eleştiri yazılarını çok sevmemin nedeni de bu sanırım. Anladığını anlatmak isteği diyebilirim. Yüzyıllardır kalıcı eserler hakkında kim ne demiş, edebiyata damga vuran kalıcı eserlerin özellikleri nedir, bir eser okur için ne anlam ifade ediyor. Bunlar benim için en güzel uğraşlar.

-Son olarak edebiyat ve yazarlık yolundaki yeni kalemlere ne önerirsiniz?

– Naçizane önerim, içimden geldi yazdım demesinler. Orada bırakmasınlar. Yazsınlar, yazsınlar ama çok okusunlar. Yazdıklarının üstünü örtüp dinlenmeye bıraksınlar. Eleştiri, kritik kitaplarını, yazılmış örnekleri okusunlar, özümsesinler. Kendilerine özgü, onlara has eserler ortaya çıkacaktır. Asla çok okuyarak yazmak taklit değildir. Çok okumak sizi taklitten kurtarır hatta. İçi yazma aşkıyla dolu yazarların en büyük hatası son kıtayı kendileri keşfetmiş hissine kapılmaları. En mükemmel ve en söylenmemişi söylediklerini düşünüyorlar. Oysa yüzyıllardır insanlar yazıyor. Önemli olan nasıl yazıyor ve ne farkla dile getiriyorsunuz. İnsanlar bu kadar eser içinde sizi neden okusun. İşte bu cevabı kendi eserimiz için verebilmemiz lazım. Tek eserle bırakmayın, zamanla insanlar siz imzanızı atmasanız da sizin eseriniz olduğunu anlasınlar. Yeni yazarlar, yazdıklarına kıyamıyorlar. Oysa yazılarını düzenlerken, elemekten, silmekten çekinmesinler. Silmekte ellerini korkak alıştırmasınlar. Çok okuyarak elemek sizi öze ulaştırır.

-En son olarak da, mutfakta neler var? Rahime Kösem Alcan, bundan sonrası için bir yazar olarak nerelerde konaklayacak?

– Allah izin verirse bende çok istek var. Dilerim bu istek ve arzu hiç bitmez. Bir sonraki konaklama kısmetse deneme türünde olacak. Eser hazır, son düzenlemeler bitince bu yıl kitap olarak görmeyi umuyorum. Deneme türü gerçekten bir yazarın yazmak isteyeceği, kendini çok rahat ifade edebileceği çok güzel ve geniş hareket alanı olan bir tür. Çok heyecanlıyım bu konuda. Kısaca okuyarak koşuyorum, okuyarak yazıyorum. Konaklamalarımda da duraklarımda da hiç dinlenmiyorum. Uykularımda, dinlenmelerimde bile aklımda hep edebiyat var. Yürek sancısını alan en güzel şey kalem, ruhlara şifa olan en güzel ilaç okumak.

-Teşekkür ederim.

-Ben çok teşekkür ederim sizin gibi değerli bir edebiyatçı, eleştirmen, şairle böyle bir söyleşiden çok keyif aldım.

www.elestirel.net

21.06.2021

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu