Rahmet Rüzgârının Estiği Üç Aylar | Nur Sultan Turhan Yazdı…

RAHMET RÜZGÂRININ ESTİĞİ ÜÇ AYLAR

NUR SULTAN TURHAN

Zaman su gibi akıp gidiyor.  Ömür tükeniyor. Mevsimler ilk bahar, yaz, son bahar, kış diye geçiyor. Mevsimlerden ilk bahar, aylardan nisan. Huzur iklimini yaşatan üç aylara girmiş bulunuyoruz.  Rahmet rüzgarının estiği üç aylara kavuşturan Allah’a Hamdü senalar, şükürler olsun. Alemlere rahmet olarak gönderilen   Resulallah (S.A.V) ‘e salat ve selam olsun. Rahmet ve bereketin hasıl olduğu, sevapların sağanak   sağanak nisan yağmuru gibi üzerimize yağdığı   aylar olan mübarek üç ayların faziletleri saymakla bitmez. Hicri takvimde mukaddes aylar; Receb, Şaban ve Ramazan ayları olan üç aylar olarak bilinir. ‘Recep tohum ekme, şaban, sulama, ramazan ise hasad ayıdır. Bir ağacı andırır üç aylar. Fidan dikme    tohum ekme zamanı olan recep ayıdır, ağaçların yeşillenmesi ve çiçek açması sulama zamanı olan şaban ayıdır. Ağaçların meyve vermesi de hasad zamanı olan, ramazan ayıdır. Rahmet iklimidir  mübarek üç aylar.

Hoş geldin üç aylar. Sefalar getirdin. Gönüllere huzur, evlere rahmet ve bereket getirdin. Gözler kapıda. Bir misafirimiz var. Ev sahibi misafirini   karşılıyor. Gönüllerde heyecan var. Üç aylar evlere misafir olarak geliyor. Ev sahibi misafirini iyi ağırlamak için hazırlık yapıyor, en güzel bir şekil sofrasını donatmak, misafirini iyi ağırlamak için bin bir çeşit ikramlar hazırlıyor. Ev sahibi misafirini karşılamak için en güzel kıyafetlerini seçiyor, hazırlanıyor. Meraklı bir şekilde bekleyiş devam ediyor. Acaba misafirimi memnun edebilir miyim? diyor, ev sahibi. Hazırlıklarını gözden geçiriyor, bir eksik var mı?  Diye. Ev sahibi    misafirinin geleceği vakit yaklaşınca sabırsızlanıyor. Nihayet beklenen an geliyor,   vuslat bitiyor. Hasret sona eriyor, misafir coşkulu bir kalabalıkla, hane sahipleri tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanıyor. Ev sahibi duygulanıyor, misafirinin gözlerinin içine bakıyor, özlem gideriyor. Gözlerinden yaşlar süzülüyor.

 Muhteşem buluşma anı gerçekleşti. Hoş beşten sonra, ev sahibinin hazırladığı ziyafet sofrasına geçildi, en güzel şekilde ikramlar davet edildi. Misafir de eli boş gelmemiş tabii. Hane sahipleri için bin bir türlü hediyeler getirmiş misafir. Herkes bu misafirin kıymetini bilmez, kimileri geldiğinin farkında bile olmaz. Kimileri umursamaz tavırlar takınır, hayatını dünyevi boyutta yaşar, vaktini, ömrünü boşa harcar, gaflete dalarlar. Misafirin kıymetini bilenler, gelmeden önce hazırlık yapanlar, getirdiği bin bir türlü hediyelerden istifade ederler. Misafirini iyi ağırlayan ev sahipleri hediye kazanırlar. Misafirine hürmet gösteren, en güzel şekilde karşılayanlar, çekilişsiz, kurasız ev sahipleri, herkes, hediye sahibi olurlar.

Billur gibi akar su pınarlardan. Suyun ulaştığı mekanlar hayat kaynağı olur. Su, medeniyeti götürür gittiği toplumlara. Mübarek üç aylar da Allah’ın kullarına lütuf olarak verdiği, ihsan ettiği en güzel hediyelerdir. Üç aylarda yapılan ibadetlere, hayır-hasenatlara, Salih amellere   bire on, bire yüz binler, hatta milyonlar sevap kazanır. İman lezzetinin arttığı, gönüllerin nurlandığı kutsal aylardır. Resulallah (S.A.V) mübarek aylara girdiğinde; ‘Ya Rabbi, Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazan’a eriştir” diye dua ederdi. Üç aylar içinde birbirinden değerli hediyeler olan kandiller saklıdır, adeta hazine gibi. Regaib, Mirac, Berat ve Kadir geceleri. Hicri üçüncü asırda genelde tasavvufi çevreler tarafından bu geceler kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı da ise ilk kez 2. Selim zamanından itibaren minarelerde kandillerin yakılmaya başlanması ile beraber Kandil olarak anılmaya başlanmış ve bu çerçevede görkemli, ihtişamlı törenlerle kutlanmaya başlanmıştır. Bu mübarek gecelerde, kandillerde çeşit çeşit inciler, elmaslar, altın ve gümüşler vardır. ‘Başı rahmet, ortası mağfiret sonu da cehennemden azat olan, Ramazan mevsimi yaşanır üç aylarda. Sahurla başlayarak, tutulan oruçlar iftar vaktinde mü’minler ziyafet sofralarıyla şenlenirler. Tuttukları oruçların mükafatına karşılık huzur ve sükuna erişir ruhlar.

Kullarına bağışta ve bol ihsanda bulunduğu bir rahmet gecesidir. Miraç kandili, dinimizin direği olan namazın müminlere farz olduğu bir mübarek gecedir Beraat kandili, Allah’a şirk koşmayan bütün inançlı kulların günahlarından kurtuldukları bir kurtuluş gecesidir. Kadir Gecesi ise İbadetle geçirilmiş bin aydan daha hayırlı bir gecedir.

Receb ayının ilk gününü, ortasındaki günü ve son gününü oruçlu geçirmek tamamını tutmuş gibi sevaptır.  Tövbe ayıdır üç aylar. Günahlarına karşılık bir mü’min tövbe ederse Allahu Teala rahmet deryasıyla yıkar mü’min kulunun gönlünü. Gözlerden akan göz yaşlarıyla kul nedametini dile getirir, Allah’ a yalvarır. Hz. Peygamber (S.A.V) gibi: ‘Affedicisin, affetmeyi seversin, bizleri de affeyle Ya Rabbi’ der. Dillerde dualar, zikirler ulaşır Arşı Âlâ’ya.  Binlerce, milyonlarca çekilen Salavat-ı Şerifelerle anılır Resul-ü Ekrem Efendimiz (S.A.V) . Receb ayının ilk gecesini ibadetle geçiren sabaha bağışlanmış olarak çıkar. Recebin ilk gününün orucu üç senenin günahlarına, ikinci günü iki senenin günahlarına, üçüncü günü bir senenin günahlarına kefarettir. Sonraki her gün bir aylık bağışlamadır.

Receb ayının ilk gününü oruçlu geçiren kimseden cehennem gökle yer arası kadar uzaklaşır. Receb ayında   öyle bir gün var ki o günü oruçlu geçirip, gecesinde de ibadetle kaim olan kişi zamandan yüz seneyi oruç, yüz seneyi de kıyamla (gece ibadeti) geçirmiş gibi olur ki; o gün recebin bitmesine üç gün kaladır. Her kim recebin yirmi yedinci günü oruç tutup o gün sadaka verirse Allahu Teala orucuna karşılık kişiye bin hasene, iki bin köle azadı yazar. Her kim yir mi yedinci gecesi on iki rekât namaz kılar her rekâtta bir Fatiha ve bir tane Kur’an’dan bir sure okur her iki rekâtta bir selam verir namazı o şekilde kılıp sonra yüz kere “Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber” deyip yüz istiğfar, yüz defa salat okursa bu kişi herhangi istediği bir duada bulunursa sabaha da oruca niyet ederse bir günah için dua etmemişse bütün duaları kabul olur. Her kim recep ayında bir kere bile ihlas süresini okursa elli senelik günahı silinir. Receb ayında özellikle yirmi yedinci günü sadaka vermelidir. Bin hasene ve iki bin köle azadı sevabı verilir.

Mukaddes sayılan Receb ayı Allah’ın ayıdır, Şaban Resulullah (S.A.V)’in, Ramazan da ümmete mahsus kılınmış bir aydır. Hz. Peygamber (S.A.V) ‘de üç ayların kıymetini şu hadis-i şeriflerinde şöyle anlatıyor: ‘Faziletli sayıldığı için ibadetler artırılır, günahlardan en azından saygıdan dolayı sakınılır ve Ramazan ayına hazırlık yapılır’. Bu eşsiz hazinelere kim sahip olmak istemez ki. İnsan hayatı sadece dünyadan ibaret değildir,  asıl hayat yurdu ahirettir. İnsan nefsine hâkim olmalı, kötü huylardan, alışkanlıklardan uzak durmalıdır. Dünyada manevi hayatının temellerini inşa ederek, Allah’ın rızasını kazanacak ibadetler ve Salih amellerle, hayırlı işlerle meşgul olmalıdır. Güzel ahlak sahibi olan Peygamberimiz (S.A.V)’i örnek almalı, Sünnet-i Seniyye’ye ittibâ ederek hayatını şekillendirmeli, İslam gemisine binerek kendisini güvende hissederek süruru imanla ebedi yolculuğuna çıkıp, kurtuluşa erenlerden olmalıdır.

Mü’minler için üç aylar bir nimettir, kaçınılmaz bir fırsattır. Fırsatlar her zaman kapımıza gelmez, kimi zaman kaçırırız fırsatları, mühim olan fırsatları zamanında değerlendirmektir. İman insan için en değerli sermayedir. Üç ayları Kur’an okuyarak, ibadet ederek, tevbe-istiğfar ederek, hayır –hasenat yaparak, sadaka vererek, Efendimiz (S.A.V)’e salavatlar getirerek, bolca kaza namazı kılarak, oruç tutarak yad etmeliyiz. Yoksullara, kimsesizlere, düşkünlere, yetim ve öksüzlere, darda kalmışlara kucak açıp yardım ettiğimiz zaman, ihtiyaçlarını maddi- manevi giderdiğimizde işte o zaman   rahmet rüzgarının estiği üç aylardan, sevaplardan faydalananlardan olabiliriz. N e dersiniz, bu fırsatları değerlendirmeye var mısınız, sanki hep birlikte varız diyen sesleri işitiyor gibi oluyorum. Üç aylar diriliş mevsimidir. Eller semaya kalkar, dualar edilir halis, samimi niyetlerle, tüm Müslümanların kurtuluşu için, Hz. Peygamber (S.A.V’in şefaatine nail olmak ve Ona hayırlı bir ümmet olmak için. Gönülden istenen arzuların, isteklerin kabul olması için edilir dualar.  Allahu Teala’da Ayet-i Kerimesinde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşır, 59/18)

Bu mübarek aylar ve içerisinde bulunan kandillerimizi Allahu Teala cümlemiz hakkında hayırlara, iyiliklere, güzelliklere vesile eylesin. Bizi Rahmetinden mahrum eylemesin. Feyzinden, bereketinden cümlemizi hissedar eylesin. Âmin. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu