Hikâye Atlası

Elif gibi imanlı, tesettürlü yürekler gerek! | Nur Sultan Turhan | Hikâye Atlası

ELİF GİBİ İMANLI, TESETTÜRLÜ YÜREKLER GEREK!

NUR SULTAN TURHAN                                                                                                                       

        Hayat, inişiyle çıkışıyla çıkmaz bir sokağa dönüşür. Çıkmaz sokakta yolunu kaybedince, için ürperir, korkuya kapılırsın. Vakti gelince bir yol açılır, o yol ufukta İslam’ı çağrıştırır. Yürürsün adım adım o yol da, bir kapı açılır, pusulan iman olur, rehberin Hz. Peygamber(s.a.v).  Üniversite sınavlarına hazırlanan Elif ’in amacı Çocuk gelişimi öğretmeni olmak ya da PDR ’ci olmak idi. Elif’in annesi de : “İnşallah kızım hayırlısıyla ilahiyatı kazanırsın “diye dua ediyordu. Elif inançlı, karakteri düzgün, iyi niyetli dürüst bir insandı. Zaman geldi, çattı. Elif üniversite sınavına girmişti. Çok heyecanlıydı. Heyecan ve merak içinde üniversite sonuçlarını beklemeye başladı.  Elif inançları uğruna fedakârlık yapan, dinini bilen, namazını kılan bir genç kızdı.  Nihayet sonuçlar açıklanmıştı. Elif Allah’a tevekkül ederek heyecanla üniversite sonuçlarına baktığında şaşkınlıkla sonucu öğrendi. Çocuk gelişimi öğretmenliğini okumayı isteyen Elif bu bölüm gelir düşüncesiyle, internete merak içinde bakarken bir de ne görsün,  Din kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmenliğini kazanmıştı. Şaşkındı Elif. Annesine haber verdi, annesi sevinç gözyaşları içinde sonucu öğrenince Allah’a şükretti: ‘Allah mübarek etsin kızım, bahtın, yolun açık olsun ‘diyerek Elif’in boynuna sarılıp ağlamaya başlamıştı. 

           Elif Okullar açılınca Adana gibi uzak diyarlardan Çapanoğlu diyarı olan Yozgat’a doğru yolculuğa çıkmaya başlamıştı. Gurbet zordu. Şimdiden sıla özlemi çeken Elif acaba alışır mıyım? Nasıl bir yerdir Yozgat? gibi düşüncelerle, hafızasında ki soru işaretleriyle Adana’dan Bozok diyarına doğru yolculuğuna devam ediyordu. Elif başı açık bir insandı. Lakin ahlakıyla, dürüstlüğüyle arkadaş çevresinin dikkatini çekmiş, arkadaşları içinde de sevilen bir insan olmuştu. Yaşantısıyla örnek, rol model bir insandı. Arkadaş çevresi de inançlı insanlardı. Elif, başörtülü olmadığı için bazı arkadaşları tarafından yadırganıp, dışlanıyor, nasıl olur da  açık bir insan Din Kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmenliği okur diye,     tabiri caizse mahalle baskısına maruz kalıyordu. Oysa Elif şuurlu bir gençti, bunun farkındaydı, bu baskılara aldırış etmiyor, bunu da o arkadaşlarının cehaletine bağlıyordu. Allah’ım! Bana dayanma gücü ve sabır ver diye dua ediyordu.

           Ne ilginç değil mi? Dünya tersine mi döndü acaba? Sadece kapalı insanlar mahalle baskısına maruz kalmıyor demek ki. Zorla kapattırılıyorsunuz, örf, adet, töre diye  baş örtüsünü takıyorsunuz diyen bir zihniyet, bir dönem  baş örtülü gençlere  zulüm edip, başlarını açtırmaya kalkışmışlardı. Nice insan baş örtülü diye okullarından atılmış, namaz kılıyor, irticacı diye nice aydın, dindar, başarılı insanlar görevlerinden alınmışlar,  bu insanların itibarlarını, onurlarını zedeleyen alçakça bir zihniyet peyda olmuş, aşikar şekilde zulüm yapmışlardı. Bir de utanmadan; medeniyetin gereği diye, nice masum insanı  işinden, okulundan  mağdur edip, ekmeğiyle oynamışlardı.  Bu millet bunu unutmadı ve asla unutmayacak.  Bu zulmü yapanlar bu günahın vebalinden kurtulacaklarını mı sanıyorlar?  Ama Allah’ın adaleti, rahmeti tecelli etti, bunu yapan zalimler nefislerine yenik düştüler, yenildiler ve mahkûm olmuşlardı. Zafer İslam dinine mensup olanlarındı. Bu mağdur insanlar bu dünyada olmasa bile elbet bir gün gelecek ahirette haklarını elde edeceklerdir.  Allah da bu zalimlerden elbette ki hesap soracaktır. Elif’in o dönem yaşadıkları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmişti ve çok duygulanmıştı. Bugün başörtülü olarak okuduğu için Allah’a şükrediyordu.

Reklam 1

   Elif’in içinde bir huzur vardı. Gönlünde hidayete doğru yolculuk başlamıştı. Ufku geniş bir insandı. Nice kapalı, tesettürlü insanlar var ama ona yakışır tavırlar, davranışlar sergilemiyorlar.  Allah’ın emrettiği, dinin gerektirdiği ölçüde tesettüre uymuyorlar, aksine tesettürü modaya, çağın tarzına uydurmaya çalışan tesettürlüler de var ne yazık ki diye düşünüyor buna da çok üzülüyordu Elif. Öncelikle insanın dinini bilmesi, bildiği ile amel etmesi gerekir diyordu, Kur’an-ı Kerim’i çok okumalıyız diye düşünüyordu Elif. Bilgili ve kültürlü bir insandı, kitap okumayı çok severdi. Hocaları da Elif’i çok seviyor bir ilahiyatçı baş örtülü olmalıdır, bir ilahiyatçı olarak ileride öğrencilerine örnek olacaksın, ilahiyatçıya yakışan da tesettüre uygun davranmaktır, İslam’ı yaşamaktır diye teşvik ediyorlardı. Onun gönül yolculuğunda da tesettür aşkı vardı. Annesi de Elif’in kapanmasını çok istiyordu. Elif hocalarını anlayışla karşılıyor, onlara karşı tepki göstermiyordu. En azından Hocaları bazı arkadaşları gibi Elif’in üzerinde illa kapanacaksın diye baskı, otorite kurmuyorlardı. Elif okulundan ve arkadaşlarından çok memnundu. Bazen açık olduğu için iç dünyasında suçluluk hissediyor, vicdan azabı duyuyor, bazen açıklık nefsine göre hoş geliyor,  hemen bu düşünceden sıyrılıp, bir  rüyadan uyanır gibi uyanıp kendine gelerek kapan Elif, kendine gel! Çünkü kapanmak farz, Allah’ın emri diye nefsiyle mücadele ediyor, adeta bir savaş yapıyordu.

Elif Hz. Meryem gibi bir iffet abidesi olan İslam kahramanlarını kendine örnek alıyordu. Kur’an Kursu Hocasıyla bu konuyu Elif aralarında konuşmuşlardı. Hocası da mühim olan insanın iç güzelliği, tesettür ise dış dünyada insanın süsü ve iffetidir demişti. Bu da Elif’in çok hoşuna gitmişti. Elif sonrasında aldığı üzücü bir haberle yıkılmıştı. Dinlediği haberlerde çok yakın olan, birlikte özel ders aldıkları, lisede iken aynı sınıfta okuduğu, samimi bir arkadaşının trafik kazası sonucu öldüğünü öğrendi, arkadaşının ölüm haberiyle sarsılmıştı. O anda sanki dünya başına yıkılmıştı Elif’in. Zor bir hadise, ama gel gör ki Takdiri İlahi, ölüm bu kabullenmek gerek, bana düşen vazife de Hz. Eyüp Peygamber(A.S)  misali sabretmektir, Allah ailesine sabır versin dedi ve arkadaşı için de Allah’a dua etti. Asıl yaşanacak yer ebedi ahiret yurdu dedi. Bu zor olan acı olaya da sabredip, Allah’a tevekkül ederek, huzurla, rahata ererek kanadı kırık  bir kuş misali adeta  uçmaya çalışmış, gökyüzüne doğru  bakıp, tefekkür ederek, arkadaşlarının da desteğiyle  yeniden  hayata tutunup, ayakta kalmayı  başarmıştı.

   Elif, hayatın ne kadar kısa, fani olduğunu, insanın ölümlü olduğunu yaşadığı acıyla  idrak etmişti.  Bir gün biz de öleceğiz diyen Elif, Allah’ın huzuruna tesettürlü bir şekilde gidip,  hüsnü hatime ile hayat yolculuğunun sona ereceğinin şuuruna vararak Elif o an kapanmaya karar vermişti.  Tesettürün iffetin simgesi olup,  edebi çağrıştırdığını anlayıp muhteşem bir hidayet yolculuğuna doğru adım atıp, tesettüre bürünerek adeta yeni doğan bebek misali hayata gözlerini açmıştı Elif. Çok huzurlu ve mutluydu. Arkadaşları ve hocaları Elife gıptayla, sevgiyle bakıp gözyaşlarını tutamamışlar, işte şimdi sana yakışanı yaptın, Allah hayırlı, uğurlu eylesin! diye dua etmişlerdi. Onunla alay eden arkadaşları yaptıkları hatanın farkına varıp, Elif’ten özür dilemişler ve helallik istemişlerdi. Elif o arkadaşlarının da mahcubiyetini anlayıp, onların yüzüne bakarak tebessüm etmişti. 

  Elif edindiği hayat tecrübesi ve birikimi ile çevresindeki insanlara örnek biri olmuş, imanının kuvvetiyle, pırlanta gibi yüreğiyle hayatında yaşadığı zorluklara göğüs germiş, adeta Elif gibi dimdik ayakta kalmıştı. Tesettür de bir kadının dindeki kimliğini tanımlayan ve kanıtlayan, İslam’ın eseridir. Tesettürlü yüzünün nuru, iman ile birleşince adeta kandil gibi etrafına ışık saçıyordu. Allah bu duyguyu herkese, tüm kardeşlerime yaşatsın diyordu. Morali çok yüksek olan Elif hayata daha pozitif, ılımlı bakıyor, etrafına enerji saçıyordu. Elif’in kapanması, kız kardeşini ve samimi olduğu başı açık arkadaşlarını da etkilemiş, Elif,  Onların da kapanmasına vesile olmuştu. Bu haber annesini de çok mutlu etmişti.  Elif için herkes dua ediyor, Allah nurunu artırsın diye onu tebrik ediyorlardı. Elif imanının, inancının verdiği gönlündeki var olan kıvılcım ateşiyle, İçindeki var  olan Allah ve Peygamber  aşkıyla yanıp, tutuşuyor, gözlerinden inci tanesi gibi  yaşlar döküp Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V)  gibi: “ Allah’ım! Bize iki dünyada da saadet nasip et” diye dua ediyordu. Tesettürün bir süs değil, dinin, imanın gereği olduğunu düşünüp bir Hz. Aişe (r.a), bir Hz. Fatıma (r.a)  validelerimizden ibret alıp, bu faziletli İslam kahramanları gibi başörtülü Müslüman kadınların, tesettüre uygun davranışlar sergileyip, İslam’ı yaşayıp,  tüm insanlığa İslam dinini yaşatarak,  tebliğ ederek örnek olmak gerekir diyordu.

               Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V)  ne faziletli, ne sabırlı bir insandı. Kız çocuğunu diri diri toprağa gömülmekten, bir meta, eşya,  köle gibi kullanılmaktan kurtarmış. Kadının da eğitimine, ilim öğrenmesine önem vermiş, kadınları ayaklar atında ezilmekten kurtarmış, cenneti adeta annelerin ayakları altına sermişti. Cehalet dönemine damga vurmuş, kadını ulvi duygularla yücelterek seçkin bir insan yapmış, İslamiyet medeniyetin beşiği olmuştu. Mekke ve Medine Hz. Peygamber (S.AV)  ile cehaletin, küfrün karanlığından arınmış, senelerce hasret kaldığı iman nuruyla vuslata erişmiş, aydınlanmıştı… İslamiyet suyu ile yeşermiş, Kur’an ve Sünnet-i Seniyye, yüce dinimiz dünyanın dört bir tarafına sahabelerle yayılmıştır. Müslümanları huzura ermişlerdir. 

      Bu devirde de hayatta kalmak, imtihanı kazanmak için Elif gibi tesettürlü ve imanlı yürekler gerek. Musibetlere, sıkıntılara, hastalıklara sabredip ümmeti Muhammet için dua etmek gerek. Ülkemizde   Müslüman, dindar nesiller  yetiştirilmeli,  İslamiyet’i temsil eden, her konuda kendini donanımlı bir şekilde  yetiştiren, eğitimli, bilgili, kültürlü Müslüman gençler   olarak gelecekte imanlı nesiller yetiştirecek faziletli anneler,   tesettürlü genç kızlar  olarak, yol haritasında  İslam’ın rotasından sapmayıp, edep, iffet  çizgisinde yaşayarak  imanla, ilimle  gelecek nesillere ayna olup, İslam  dinini öğreterek, tebliğ ederek, irşat  edip   yol alıp,  istikametlerine devam eden, hidayetten, doğruluktan  ayrılmayan   nice tohumları  toprakta yeşertip, fidan olup , ağaç  gibi faydalı ,  ihlaslı , Eliflere , Meryemlere, Haticelere…   İhtiyaç var.  Allah vatanımızı ve milletimizi dinimizden yoksun bırakmasın, Müslümanlara birlik, beraberlik şuuru versin. Fitneye ve şeytana, ayrılık tohumu ekmek isteyenlere fırsat vermesin.

Reklam 2 Makale

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu

Reklam Engelleyicinizi Lütfen Kapatın!

Sitemizi Reklamlarla Fİnanse Ediyoruz Lütfen Reklam Engelleyiciyi Kapatın Anlayışınız İçin Teşekkür Ederiz.