AYŞE’NİN FAZİLETİ VE İFFETİNİ KORUMASI (2)
NUR SULTAN TURHAN
Ömer Bey; bugün de böyle geçti, akşamı ettik, vakit dükkanı kapatma vakti diyerek kepenkleri indirdi. Çok şükür Allah’a kazancımıza haram katmadık, helalinden kazandık diyerek yorgun, argın evin yolunu tuttu. Ayşe Hanım da telaşlı şekilde eşini beklemeye başladı. Üzgündü, kendisini çok bitkin hissediyordu. Nihayet o gün yaşadığı olayları Ayşe Hanım ; akşam eve gelen eşine saniyesi saniyesine anlattı. Eşi şok geçirmişti . Çok güvendiği yakın akrabasından beklenmedik davranışı karşısında adeta yıkılmış, güvendiği dağlara kar yağmıştı. Ayşe Hanım göz yaşlarını tutamıyordu. Eşi Ayşe Hanıma güvendiğini söyledi, o gün akşam Ömer Bey için de, Ayşe Hanım içinde çok zor olmuştu. Bir türlü sabah olmamıştı.
Ömer Bey ertesi gün hanımını teselli ettikten sonra evden hiçbir şey demeden gizlice bıçağı alarak uzaklaştı. Bu olayları yaşatan yakın akrabasının dükkanına hırçın, öfkeli bir şekilde yaklaşmakta iken, Ayşe Hanımın eşi Ömer Bey mucizevi, esrarengiz bir hadise yaşamıştı. Yolda ilerlerken yaşlı, bakımsız, üstü başı yırtık bir kimse önünü kesti. Ömer Bey :’Önümden çekil Amca, işim var diye amcayı uzaklaştırmaya çalışsa da başarılı olamadı. Yaşlı adam: ‘Oğlum Senin gittiğin bu yol , yol değil var git evine. Senin Hanımın iffetli bir insan, Allah Onu korudu. Nefsine uyma, eşine sarkıntılık yapıp, taciz etmeye kalkışana Allah fırsat vermedi. Allah Onun cezasını verecektir. O bıçağı elinden bırak, Sen öldürürsen Onu ,günah kazanır, hapse girersin, ahiretini de öldürürsün. Her halde bir anlık öfkeyle ahretini kaybedenlerden olmak istemezsin değil mi? Allah’tan sabır iste. Eşinin, çocuklarının sana ihtiyacı var, sen iyi bir insansın, iyi bir eş, iyi bir babasın ‘ dedi. Ömer Bey şaşırmıştı, Amca sen bu olan biten her şeyi nasıl biliyorsun ,elimde bıçak olduğunu ne biliyorsun , nereden öğrendin, ben anlatmadım ki sana hiçbir şey diyecekti ki , diyemeden Yaşlı Amca ansızın ortadan kaybolmuştu. Ömer Bey Amcayı aradı, bulamadı. Anladı ki yaşadığı bu olayda hikmet var. Ömer Bey tevbe- istiğfar getirip göz yaşları içinde bıçağı yere atıp akrabasının dükkanından uzaklaşmış, kendi iş yerinin yolunu tutmuştu .Haline şükretmişti Ömer Bey.
Akşam eve geldiğinde o gün olanları Ayşe Hanıma Ömer Bey anlattı. Ayşe Hanım göz yaşlarına hakim olamadı, Allah’a şükürler olsun dedi ve dua etti. Ömer Bey de bu bize Allah’ın bir lütfu , şükürler olsun Ayşe Hanım Allah saadetimizi bozmasın diye ağlayarak dua etti.Allah çocuklarımıza hayırlı ilim, ahlak nasip etsin dedi. Ayşe Hanım’da eşinin yaptığı bu güzel duaya AMİN! diyerek karşılık verdi.
Ayşe Hanım çok üzüntülüydü, sürekli ağlıyordu. olayların etkisinden kurtulmak için biraz zamana ihtiyaç vardı. Yaşadıklarına inanamıyordu ,bunda da vardır bir hayır diyerek , Allah’a şükrediyordu . Ayşe Hanım birkaç gün kursa gitmemişti. Bugün kursa gidiyim, belki kafamı toparlarım diye düşündü. Hocası da kursa gelen Ayşe Hanımı ilgiyle karşıladı. Kendisine ulaşmaya çalıştığını, telefonlarının hep kapalı olduğunu söyledi Ayşe Hanım ‘ ın üzgün olduğu her halinden belliydi. Oysa Ayşe Hanım sınıfta enerjik bir insan olup, gülen yüzü ve neşesiyle sınıfa renk katan bir insandı. O gün de derste dini konulardan akrabayı ziyaret konusunu anlatmıştı Hoca Hanım.Ayşe Hanım sesizce bir köşede oturup tefekküre dalmış, gizli gizli ağlayarak gözyaşlarını siliyordu. Ayşe Hanım çok etkilenmişti dersten. Huşu ve huzurla Allah’a içinden dua ediyordu.
Herkes dağılınca Ayşe Hanım Hocasının yanına gitti, Hocam Siz güler yüzünüzle bizi mutlu ediyorsunuz, dertlerimizi paylaşıyorsunuz, sizinle konuşmak istiyorum dedi .Hocası da ilgiyle karşıladı; estağfurullah buyurun tabi ki konuşabiliriz Ayşe Hanım dedi. Sizin sıkıntılarınızı giderip, isteklerinize cevap vermemiz, Sizlere yardım etmemiz bizim vazifemizdir, dedi. Hocası Ayşe Hanıma niye üzgün olduğunu sordu . Ayşe Hanım hasta mısınız ? yoksa diye soran Hocasına, bir süre ağladıktan sonra olanları tek tek anlatmaya başladı. Ayşe Hanım hem anlatıyor, hem ağlıyordu. Hocam bu durum karşısında ben bu akrabayı ziyaret nasıl ederim, o kişi hariç diğerleriyle görüşüyoruz. Allah affeder mi beni deyince, Hocası da bu durumdan çok etkilenmiş, duygulanmış, şaşırmıştı. Allah sizi affeder Ayşe Hanım, siz bu durumda mağdursunuz çünkü, siz endişe etmeyin , Onun rahmeti sonsuz dedi .Ayşe Hanım rahatlamıştı. Hocası Siz dedi Ayşe Hanım isminizi taşıdığınız Hz. Ayşe Validemizin (R.A) yaşadığı ifk hadisesi nedir bilir misiniz , kısaca anlatayım dinleyin bakalım dedi ve anlatmaya başladı: ‘Beni Kurayza Kuşatması’ndan sonra, eve dönüş yolunda Hz. Aişe’nin yolda düşürdüğü gerdanlığını aramaya koyulunca kervandan geri kalmıştı. Oradan geçmekte olan Safvan adlı sahabe Hz. Ayşe’yi devesine bindirip kervana yetiştirdi. Fakat münafıklar bunu yanlış (istedikleri gibi) anladılar. Hz. Aişe’ye pis bir iftira attılar. Medine bu olayla çalkanmaya başlamıştı. Peygamber efendimiz bu iftiradan dolayı çok üzüntülüydü. Fakat sonra gelen ayet işi açıklığa kavuşturmuş ve bunun açık bir iftira olduğunu belirtilerek buna inanan Müslümanları kınamıştı. (Nur: 11, 15–17) . İşte böyle Ayşe Hanım bir türlü çözülemeyen mesele vahiy ışığıyla çözülmüş, Hz. Ayşe (R.A) Validemiz ‘ atılan çirkin iftira atıldığı ortaya çıkmıştır. Hz. Ayşe Validemiz de bu duruma çok sevindi, gururlandı. Çünkü suçsuz olduğuna Allah şahitlik etmiştir. Allah’ın benimle ilgili mescit’çe ve namazlarda okunacak ayet indirmesini hiç de düşünmüyordum dedi. Ayşe Hanıma Hocası demek ki Allah’ da sizi seviyor, halinize şükredin dedi. Sizin de Hz. Ayşe gibi faziletli ve iffetli olduğunuzu eşinize , kim bilir belki yardıma koşan o yaşlı amca Hızır (A.S)’dı, Onun vesilesiyle Allah eşinize anlatmış oldu. Bunda da vardır bir hayır Ayşe Hanım,Siz üzülmeyin artık dedi.Bu duruma sevinen Ayşe Hanım bu defa sevinç göz yaşlarıyla Hocasına sarılarak sevincini paylaştı. Allah Sizden razı olsun Hoca m, siz beni mutlu ettiniz, Allah da sizi mutlu kılsın , Allah Sizden razı olsun diye dua etti ,Amin! Cümlemizi diye karşılık verdi Hocası, tebessüm etti. Dualar eşliğinde Ayşe Hanım kurstan ayrılarak evin yolunu tuttu.