Roman Yazıları

Eskimeyen Yazılar | Momo Üzerine | Emine Sümeyye Ünal

İÇİNDEKİ MOMO’YU BULMAK

Michal Ende. İlk kez ”Bitmeyecek Öykü ” ile onunla buluştum, tanıştım. Kalemine aşık oldum. Fantastik kurgu alanında bana göre en etkili yazarlardan ilk sırada. Momo şu cümle ile başlıyor.

”İnsanların çok farklı dillerde konuştukları çok çok eski zamanlarda, sıcak ülkelerde, kocaman ve görkemli kentler vardı. ”


Kitap eski çağlara ve hatıralara büyük bir özlem ile başlıyor. Hikaye Momo’nun.


Momo. Küçük bir kız.  Yaşını kimse bilmiyor. Belki 8 belki 11. Bir amfiteatrda yaşıyor. Bir gün fark ediliyor. Kimsesi yokken  herkesi oluyor. Herkes onu çok seviyor. Herkes onunla oyunlar oynuyor. Hem de kimsenin aklına gelmeyecek harika oyunlar bunlar.

Reklam 1


En önemli özelliği herkesi çok iyi dinliyor olması. Arkadaşlarından en vefalıları Çöpçü Beppo. Bir de devamlı gülen Girolamo. Onu ”Gigi ”diye çağırırlar. Gigi arada turistleri gezdirir. Gigi turistlere türlü şeyler anlatırdı bunların çoğu da kendi hayalindendi. 


” Ama bütün bütün şairlerin yaptığı da bu. ”


”Doğru ya da yanlış ne demek ki? Bin veya iki bin yıl önce neler olduğunu kim bilebilir? ”


Gigi cok çenesizdi. Aslında haklı değil mi?


O sadece bu işi yapmazdı.


Aşk mektubu taşıyıcılığı, köpek gezdiriciliği gibi onlarca işi de olurdu.

Çöpçü Beppo ise caddeleri sokakları ve tiyatroyu süpürürdü. Bu işi çok iyi yapardı.

”İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı. Her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli bir adım sonrasını düşünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan işini yapmaktır. Öyle de olmalı. ”

Daha sonra duman adamlar geldi. Bu duman adamlar neden geldi, nereden geldi? Bu insanlar huzurla yaşarken Momo fark etti ; ellerinde siyah çantalar ile gezen gri takım elbiseli adamları. Hepsinin ağzında sigara vardı. Günler geçti. Sonra o da unuttu. Ama onlar ordaydılar.

Sihirli Aynanın Masalı ve diğer masalllar….

”Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir. ”

Duman adamlar zaman tasarrufu kazandırmaya çalışıyordu. Her birinin bir seri numarası bile vardı. İlk kez berberde göründüler. Berbere dair her şeyi biliyordu duman adam. Duman adam türlü hesaplar yaptı.

”Modern dünyamızda artık sırlar gizli kalmıyor. ”

Berber bu matematik hesabını anlayamamıştı. XYO/384/b numaralı temsilci bu sırrını nasıl bilebilmişti ?

”Zaman Tasarruf Şirketi ” hem zamandan tasarrufu öğretiyordu hem de faiz de veriyordu. Berber, kendi kararı zannederek duman adamın bütün önerilerini yerine getirmekteydi.

Ve her geçen gün zaman tasarrufu yaptığını düşünen insan sayısı arttı. Yeni evler yapıldı. Tek tip evler. Her sokak, her ev, her mahalle birbirine benzedi. İnsanlar zenginleşti. Sonunda mutsuz gezen insanlar türedi.

Momo, çöpçü Beppo ve devamlı gülen Girolamo bir aradaydı. Ve son günlerde harabe tiyatroya gelen çocuk sayısı da artmıştı. Yanlarında kumandalı oyuncaklar getiriyorlardı ama o oyuncaklar nedeniyle çocuklar eskisi gibi oyun kuramıyordu.

Bulaşıcı bir delilik mi başlamıştı yoksa salgın yapan bir mikrop mu türemişti ?

Momo bunu farketti. Bütün arkadaşlarını tek tek ziyarete gitti. Ve sonunda onlar da eski tiyatroya tekrar gelmeye başladılar.

Bir gün Momo oyuncak bir bebek buldu. Bebek konuşuyordu.

”Ben daha başka şeyler istiyorum.”

Momo şaşırmıştı.

”Günaydın. Ben harika bebek Bibikız’ım. Ben seninim. Bana sahip olduğun için herkes seni kıskanacak. Ben daha başka şeyler istiyorum.”

Bibikız ve biboğlan… Onlar Momo’nun. Ve daha birçok eşya. Duman adamlar Momo’yu hedef almıştı. Akıllıydılar. Gizlice her eve sızıyorlardı. Onları başka bir hayata hipnotize ediyorlardı. Momo inanmadı. Çünkü yüreğine sormuştu.

Zaman tasarrufu ama kimin için? Momo ve ekibi ne yapmalı?

Eski tiyatrodan eylem kararı çıktı.

”Ey insanlık, dinle ve anla!

On ikiye beş kaldı.

Aç gözünü, tetikte ol,

Hırsız çaldı zamanı. ”

Çocuklar, erişkinleri dünyayı değiştirmek için toplantıya çağırdı. Peki ne oldu? Yetişkinler zamanı tasarruf ettikleri için asla sevdiklerine zaman ayırmadı. Duman adamlar ise hiç vazgeçmedi. Bu toplantıyı da öğrendiler. Momo tehlikedeydi. Arkadaşları onu kurtarabilecek mi ?

Gizem devam ederken birden bir kaplumbağa belirdi. Ve Momo onu takip etti.

Hiçbir Yerde Sokağı, Hiçbir Yerde Evi ve Momo. Kapılar açılıyor.

”Secundus minutus hora ( saniye dakika saat ) ”

Hora usta.

Yıldız saati. Saat ormanı. Saat çiçekleri…Zamansızlık. Dünyanın sınırından geçmek….

Kassiopeia, kaplumbağanın adı. Konuşmuyor ama sırlar onda ifşa oluyor.

”Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler var. ”

Momo kaybolmuştu. Kimse onu bulamadı. Sahipsiz, kimsesiz çocuklar da yapılan depolara konuldu.

”Sevinmeyi, hayal kurmayı ve heyecanlanmayı unuttular. ”

Momo arkadaşlarını özledi. Dünyaya geri döndü. Peki arkadaşları. Onları bıraktığı gibi bulamadı. Sonra duman adamlara tekrar yakalandı.

Kitap su gibi akıyor. Bir ilkbahar esintisine biniyor ve şimdiki zamanda havaya asılmış bir tüy tanesi kadar hafifliyorsunuz.

Duman adamlar neden insanlara düşman?

”İnsanlar zaten gereksiz. Dünyayı, artık kendileri gibilere yer kalmayacak hale yine kendileri getirdiler. Dünyaya biz hükmedeceğiz. ”

Okurken ”Alice Harikalar Diyarında: Aynanın İçinden” filmini ve Antoine de Saint-Exupéry’in klasikleşmiş eseri ‘Küçük Prens‘ten sinemaya uyarlanan animasyon türündeki ” Küçük Prens ” filmlerini anımsadım. Yine bana ”Ateşin Dereyi Kurtardığı Gece ” adlı çocuk eserini hatırlattı.

Mutlu sonla biten kitapları çok severim.

”Kentte çoktandır görülmeyen şeyler oluyordu: Doktorlar hastalarıyla tek tek ilgilenmeye zaman ayırabiliyordu. Herkes her şeye dilediği kadar zaman ayırıyordu. Çünkü artık bol bol zamanları vardı. ”

21 bölümlük harika bir başyapıt…

”Git, bir Momo’ya uğra. ”

Şimdi burundan derin bir nefes alalım ve ağızdan verelim. Bizim de Momo’ya uğrama zamanımız gelmiş mi ? Bir kez de olsa duralım ve içimize bakalım. Gelmişse hemen kolları sıvazlayalım. Uzun zaman önce olsa da bize iyiliği dokunmuş bir arkadaşı arayalım. Bir fakire el uzatalım. Bir trafik lambasında elinde bir kalem ya da su satmaya çalışan çocuğa gülümseyelim.

Gariban, perişan, kir pas içinde deyip de yanından hızlıca geçtiğimiz her insanın suçlu olmadığını hatırlayalım. Ünlü olmak istiyoruz. Onların nasıl bir hayat yaşadıklarını sonradan öğreniyoruz. Elvis Presley, , Stefan Zweig , Ernest Hemingway de intihar etmiştir. Kurt Cobain, Pete de Freitas ve daha birçok sanatçı da aynı kervandadır. Ünlü olmayan nice insan da kendini zamanın koynuna bırakmıştır. Şunu bilmeliyiz zaman sadece şu andadır. Ne geçmiş ne de gelecek kontrol edilebilir. En önemli hazine sevgidir. İçimizdeki Momo’yu kurtarmalıyız. Geç olmadan.

Dr. Emine Sümeyye Ünal 

Reklam 2 Makale

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu