Hikâye Atlası

Eskimeyen Hikâyeler | Bir Demet Gül | Esmanur Karataş

Bir Demet Gül

Hakan eşini kaybedeli tam bir ay olmuştu. Bunu kimi zaman kabullenememiş olsa bile artık onsuz bir yaşam inşa etmeye başlamıştı.

Yaşadığı yeri modern mezar olarak adlandırıyordu çünkü hem her taraf beton binalarla kaplıydı hem de eşini orada kaybettiği için hayat artık onun için yıkıcı bir yer olarak yaşanıyordu.

Hakan, bu olaydan sonra Sultanahmet semtinde küçük bir eve taşınmıştı. Buraya taşınmasının birçok sebebi vardı. Eşi ile ilk defa tanıştıkları kafe buradaydı. Onu unutması gerektiğini bilse bile arada oraya gider ve eski günleri bu sefer tek başına, dalgınlık ve hüzün ile yâd ederdi. Ayrıca kendisi turist rehberi olduğu için ulaşımı daha kolay oluyordu. En önemli sebebiyse Ayasofya Cami’nin yakınlarında olmasıydı. Ayasofya Cami’nin açıldığı günden beridir, namazlarını aksatmıyor ve ortamın nur dolu havası ile besleniyordu. Bu yüzden buraya taşınması başına gelen en iyi olaydı. Necip Fazıl’ın bile ” O selin üstünde bir saman çöpü olsam daha ne isterim” dediği yeri kendisi her gün ziyaret etme şansına sahipti.

Yine günlerden bir gün, öğleden sonra turistlere rehberliği sırasında yaşlı bir teyze ona yaklaşıp bir demet gül vermişti. Nedenini kendi de anlayamamıştı. Sonrasındaysa aralarında geçen konuşmada teyze, Hakan’ı kendi çocuğu gibi görmüş ve ona bu demeti hediye etmişti. Hakan çok sevinmişti. Ne de olsa her turist bu kadın kadar sevecen değildi. Bugün de gezi işleri bitmişti.

Eve gitti, günün yorgunluğunu atarcasına abdestini aldı. Namaz eşyalarının olduğu çantayı sırtına taktı ve Ayasofya Cami’nin yolunu tuttu. Her gün ne kadar yorgun olsa da bir çocuk heyecanı ve neşesi ile oraya giderdi. Camiye vardı, içeri girdi. Yine o nurlu hava yüzüne vurmuştu, dudaklarına küçük bir tebessüm yerleştirdi. Yerini aldı, namazını kıldı, duasını etti.

Dışarı çıkınca gecenin vermiş olduğu huzur ile Sultanahmet’in sokaklarında dolaşmaya başladı. Sokaklarda birkaç kedi ve esnaftan başka kimse yoktu. Arnavut kaldırımların üstünde, sessizce ilerliyordu. Bir anda gelen ses ile duraksadı. Kafasını sağa çevirdiğinde yüzünde buruk bir gülümseme ile sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladı.

Evet, bu eşi ile ilk karşılaştıkları kafe ve yine o gün olduğu gibi aynı şarkı… Kafenin içinde sadece birkaç kişi vardı. Boş bir masa buldu ve kendi köşesine çekildi. Çantasını yan sandalyeye koyarken bir şey fark etti. Yanlışlıkla o bir demet gülü çanta da unutmuştu. Demet gülü eline aldı, evirip çevirdi. Hafif yorgunluğun vermiş olduğu sersemlik ile öylece dalıp gitti…

Gördüklerine inanamıyordu. Karısı karşısında içten bir gülümseme ile ona bakıyordu. Hakan gözlerini ovuşturdu ve tekrar tekrar baktı. Ona sarılmak için ayağa kalktı ama hayır, olmuyordu. Bir nedenden dolayı yerinden kalkamıyordu, gözyaşlarına boğuldu ve karısının ellerini tuttu. “Sensiz ne kadar kötüyüm bir bilsen, bu hallere düşeceğimi bilsen bırakır mıydın beni ?” dedi. Kadının gözünden bir inci tanesi kadar parlak ve küçük gözyaşı düştü ama yine de bir şey dememişti. Hakan “Ağlama dayanamam ki ben buna” dedi. Gözyaşlarını silmeye çalıştı olmuyordu. Uzaktan gelen “Efendim buyurun” sesi ile bir an kendine geldi.

Bir an irkildi ve karşısında garsonu gördü. Bir sorun olmadığını, sadece yorgunluktan içinin geçtiğini söyledi. Garson oradan ayrılırken, Hakan şimdiye kadar yaşamadığı bir sersemlik içindeydi. Karısını gördüğü için sevinmişti ama onun ağlamasını engelleyememişti, bir kere olsun konuşamamıştı onunla. Gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu. Hala sersemliği üstünden atamamıştı, gördükleri ona gerçek geliyordu. Elindeki demet güle ve sandalyeye tekrar baktı. Bu güllerin sahibi olmayacak ve o sandalye hep boş kalacaktı. Bunu bilse bile gülü orada bıraktı ve dışarı çıktı.

Sokakta artık ayın karanlıklara dahi düşen aydınlığında , birkaç kedi ve duyguları ile baş başaydı. Aya baktı, buruk bir gülümseme takındı. Her insan gibi dertleri gecenin karanlığında gizlenmişti ve şimdi de ayın ışığı ile gün yüzüne çıkıvermişti. Arnavut kaldırımlarda sarsılarak yürüyor ve ona kavuşacağı günü bekliyordu.

Esmanur KARATAŞ

[Şubat, 2021]

Reklam 1
Reklam 2 Makale

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu