Sinema-Müzik

Senaryo yazarken olay örgüsü mü daha önceliklidir karakter mi? | Barış Kavas Yazdı…

BARIŞ KAVAS

ANTAGONİST HÜZÜNDÜR

  Senaryo yazarken olay örgüsü mü daha önceliklidir karakter mi? Bu soru tüm senaryo kitapları külliyatının bir numaralı sorusudur. Kesin bir cevaba ulaşılmış değildir. Biz karakteri merkeze alarak düşünelim. Ve insan hayatını bir senaryo olarak düşünelim. Pratagonist Başkarakter / Antagonist- Baş düşman simetrisini insan hayatına uygulayalım. Pratagonist senaryo boyunca Antagoniste karşı mücadele verir. Peki insan neye karşı mücadele eder? İnsan neyi aşmaya çalışır? İnsan hüznü aşmaya çalışır. İnsan acıyı geride bırakma mücadelesi verir. İnsanın hayat macerasında Antogonist hüzündür.

   Hüzün vardır, gerçektir, inkâr edilmez. Hüzün beynimizde zonklar, kalbimizi burkar, umudumuzu felç eder.

   Hüzün önümüzde durmaktadır. Ama bir noktada geride bırakılmalıdır.

Reklam 1

   Hüzün bizi bir noktaya getirir. Bizi bir arayışa iter. Ama arayışın sonunda hüzün aşılmalıdır. Her arayış en nihayetinde hüznü aşmalıdır.

   Yolculuğun püf noktası belki de arayışın bekleyişe dönüşmesi gerekliliğidir. Arayış, evet her hakikat yolcusunun geçmesi gereken bir merhaledir. Hakikati arayan her insan arayışın alevlerinin içinden geçmelidir. Bütün arayış belki de arayışın beyhudeliğini anlamak içindir. Arayışı sonuna kadar sürdürdüğünüzde aramakla bulunmadığını da kavrarsınız ve Bekleyişi keşfedersiniz. Arayış umman, bekleyiş sahildir. Arayış mücadele, bekleyiş tevekküldür.

  Hüzün soru, mutluluk cevaptır.

  Hüznü inkâr etmek soruyu boş bırakmaktır, hüznü çözmek mutluluğa ulaşmaktır.

  Çoğu insan hüznü inkâr etmeye çalışır ve hüznü yok sayar. Dünya hüznü unutturmakta kullanışlı bir aparattır. Türlü türlü arzularla hüznü unutmak mümkündür. Dünya hırsı, mal sevgisi, makam sevgisi vesaire vesaire. Bu vesairelerle doldurur çoğu insan ömrünü.

   Fakat diğer insanlar ise hüznün farkına varır. Adeta hüzünle yüz yüze gelirler. Hüznün gözlerinin içine bakarlar. Bu insanlar için hüznün çağrısı dünyanın çağrısından ağır basar. Bu şüphesiz bir şeydir. Ama asıl önemli olan şey değildir. Bu haliyle hüznün farkına varan adamla hüznü yok sayan adam arasında mahiyet farkı yoktur sadece derece farkından bahsedilebilir.

   Hüznü yok saymak ve hüznü aşamamak her ikisi de asıl mutluluğa varamamak noktasında aynıdır. Birisinde dünyaya mahkûm diğerinde hüzne (acıya) mahkumsunuzdur.

   Filmin sonunda kahramanımızın mutluluğa kavuşması ancak ve ancak Allah’ın lütfuyla ve gufranıyla mümkündür.

Reklam 2 Makale

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu