[‘Olmaz Baba’] [Nihat Hayri Azamat]
[Yedi İklim, 321.sayı] [2016]
‘buyurmuş bak olmaz baba
ölmeyenler olmaz baba
ne dersen der olmaz baba
ölmüş olmuş olmaz baba
çillesi hiç dolmaz baba
gülleri hiç solmaz baba’
Nihat Hayri Azamat’ın şiirlerini ilk kez Yedi İklim dergisinde okudum yıllar önce.
Yıllar sonra da ‘Kırklara Karıştı Deniz’ adlı şiir kitabını.
‘Kırklara Karıştı Deniz’i ilk şiir kitabı biliyordum, meğer ondan önce ‘Fırtınayı Kucaklamak’ varmış, 1976.
Bugün öğrendim, Kırklar, Fırtına’yı da kucaklayan bir seçme olmuş.
Ne ki ‘Kırklara Karıştı Deniz’ de kırklara karıştı, yıllar sonra bugün, yitirdim kitabı.
Daha da bulamadım.
Onun şiirlerini, son dönem dışında, Yedi İklim’den takip ettiğimi söylesem yeri.
Yedi İklim dergisini de kardeşim Mustafa’dan takip ediyorum.
2000’den sonra yeni baskıları oldu mu kitabının, bilmiyorum.
Biyografisinde 73’ten bugüne şiir yazdığı belirtilmiş.
Yaklaşık 45 yıla iki şiir kitabı, demek o da az yazanlardan.
Az öz yazanların şiirde bugüne gelmesi nadir görülmüş, hele yarına uzanması çok zordur.
Hal böyle iken bugüne gelebilmeyi başarmış bir şair Azamat.
Zannımca yarına da uzanacak onun şiiri.
Bir tarz-ı siyaseti var şiirinin, ta başlangıçtan bugüne, açık anlaşılır, maneviyatın hükümet ettiği sesini, tutarlı bir biçimde zenginleştirme azminden olsa gerek, başarısındaki sebep.
Maneviyatı iyi taşımayı bilen bir sesin sahibi olmaya talip bir benlik inşa etme cehdinden belki.
Bu ceht onu, kim bilir, Asaf Halet şiirine kardeş olmaya götürecek, öyle görünüyor.
Mevlam görelim.
Parmak hesabı bir şiir ‘Olmaz Baba’ eskilerin tabirince.
Hece’nin sekizli kalıbıyla söylenmiş.
Nefes payı dörtlü durgunlamayla verilmiş.
Türk şiirinde söylemenin milli ölçüsüne uygun yahut en işlek söyleme biçimiyle diyelim, inşa edilmiş bir şiir ‘Olmaz Baba’
Karacaoğlan’dan, Bizim Yunus’tan nefes aldığı açık.
Başarısı, onlardan aldığı her nefesi er kıratınca vermesinde olsa gerek.
Bugün halk şiiri caddesinde sufi meşrep hallerince başka türlü dolaşamazsınız.
Bizim Yunus’un yanında Nihat Hayri Azamat da okusak dedirtemezsiniz, çok zordur bu.
O bu zoru başaran şairlerden.
Tizde peste okunası bir şiir ‘söylemiş.’
Manaca, tavırca söylemenin ruhuna uygun, iyi bir şiir düşürmüş de ondan ‘söylemiş’ sözcüğünü tırnak içi alıyorum, şiir yazan değil, şiir söyleyen soydan geldiğini vurgulamak için.
Kelimeyle anlam arasındaki ilişkiyi irrasyonel planda işleten bir şiir ‘Olmaz Baba’
Kelimenin işaret ettiği anlam, sufi deneyimde karşılığını bulacak biçimde belirlenmiştir.
Böyle olunca zihinde mayalanmış anlamın dışında bir zeminden konuşma gerçekleşir.
O zemin kalpte temelini bulur.
Bu demektir ki şiir kalbî bir konuşma olarak gerçekleşmiştir.
Karşılığı da kalpten kalbe, candan cana olsa gerektir.
Dahası konuşmanın kendisi de bu günlük dünyadan soyruk mahiyet taşıyor.
Mürşitle müridin diz dize oturup gönülden mükalemesi gibidir.
İşin içine manevi coşku girince, akla borcunu çoktan ödemiş bir tecrübeyle tanışmak doğal hale gelir.
Konuşma da modernliğin bitpazarında zihnini iğfal etmiş çok kimsenin anlam veremediği halleşmeye dönüşür.
‘Baba’ biyolojik bağlamdan çıkarılır, manevi mertebenin temsilcisine dönüşür: ‘ata, halife, manevi rehber’ gibi.
Bu mertebelerin Bektaşi, Melâmeti, Yesevi, Nakşibendî gibi manevi deneyim okullarından herhangi birinde karşılığı çok da mühim olmasa gerek.
Mühim olan şairin irfanî tecrübesinin tecessüm etmesine olanak veren manevi şahsa yaklaşım tarzındaki inceliktir.
O tecrübe anlarından devşirdiği anıları coşkuyla gönülden dile getirme sürecindeki samimi yaklaşımıdır.
Nefs terbiyesine soyunan her salikin yaşadığı gibi.
Ölmeden önce ölünüz tavsiyesinin tefsiri olarak da okunabilir bu şiir.
Lütfun da hoş kahrın da diyememenin sancısıyla yaşayan bizler için.
Şiirin kadı kızında görülebilecek bir kusurunu söyleyelim:
Biçimi eskiden gelip de yeni bir duyarlık alanına açılan bu tarz şiirlerde bazen parmak hesabı ve uyak bozmak bütün olarak metnin akışını daha gösterişli bir hale getirebilir.
Misal aşağıda okunacak kesitte yapılabilecek bazı hece kırpmalarıyla:
can kuşuyum cankuşu
hem havayım hem de su
bengisuyum bengisu
uykusuzun uykusu
coşkusuyum aşıkların
sır kuyusu ali’nin
şeklini alabilirdi, bir fikir olarak söylüyorum, bence daha güçlü bir dile ulaşılabilirdi.
Nihat Hayri Azamat’ın ‘Olmaz Baba’sı, halk söyleyişi üzerinden, sufi tecrübeye muttali olmuşların dünyasından bir kesit sunan ve dünkü şiirimizin güzel örneklerine eklenebilecek iyi bir şiir.
Bizim Yunus’u mahcup etmediğini düşünüyorum.
‘can kuşuyum can kuşuyum
hem havayım hem de suyum
bengisuyum bengisuyum
uykusuzun uykusuyum
aşıkların coşkusuyum
ali’nin sır kuyusuyum’
‘Olmaz Baba’yı okumadan olmaz.
Ben okudum tizde peste.
Siz de okuyun bir nefeste.
Ali Celep