Şiir YazılarıKöşe YazarlarıŞiir Deyince

Hüseyin Peker’in Şiiri Üzerine Yazdı Ali Celep…

ALİ CELEP

HÜSEYİN PEKER ŞİİRİ

(Bir Eleştirel Yaklaşım)

1.

Bu çalışmada Hüseyin Peker’in şiiri üzerine düşüneceğiz. Bu yüksek enerjili şiiri, olabildiği kadar nesnel fazda, şiirin kendine vergi kaliteleri açısından değerlendireceğiz. Bu demek oluyor ki onun şiiri, estetik planda ve gerçeklik hesabına iş gören bir konuşmanın konusu olacaktır. Böylece hem anlamı hem anlamı açıklayan gereçlerin arasını açmadan, şiirle ve şiirin söylemek istediği şeylerin uyumunu gözeten bir yol bulmaya çalışacağız. Yolun başında elimizde onun son kitabı ‘Böceklenme’ olacak. Yolun başında neden ‘Böceklenme’? Şiir gerçeklikten kopuk bir şey değilse ve söylediği şeyin bir parçasıysa ya da türlü yaşantılar içinde parlayan gerçeği açıklamaya yönelen, gizli-açık söylenenlerin bir parçasıysa, bu gerçeğe en soylu erişimi ‘Böceklenme’ içindekiler sağlıyor da ondan. ‘Böceklenme’nin, bu ‘dünya kapışmasında kendine yer arayan şair’in ‘görünmez parmaklıklar’ arasından seslenişinin, her seçkin şiir okurunu ilgilendiren cinsten tınılar taşıdığını düşünüyorum. Şiirin bir mantığı varsa, o mantığın mayalandığı yeri çok iyi biliyor Hüseyin Peker. Bu bilmenin şiirimiz adına hayırlı sonuçlar doğurması bir yana, cins bir şiirden beklentileri en yüksek estetik düzeyde karşılamada ve toplumsal duyarlığı sanki gizli bir el ile örgütlemede açtığı kavrayış alanı, kanımca ‘Böceklenme’yi, son çeyrek yüzyılın en dikkat çekici girişimlerinden biri kılıyor. Hem şimdiki zamanda çalışan imgelemi ‘hayret’le bakan akıl gözünde yurtlandırmak hem de şiirdeki zaman kipini şimdiden geçmişe, geçmişten geleceğe, insanlık adına, birini öbürü üstüne yıkmadan çağdaş bir duyarlıkta çekmek, Hüseyin Peker’in ‘Böceklenme’sine vergi olsa gerek. Böyle diyorum da ‘Böceklenme’ye kadar gelen zamanı, şairi bu kitaba getiren süreci kuşatan iklimin verimlerini unutuyor değilim. Şiirlerinde bu dünyanın dibini görmüş bir adamın esasen kendine biteviye ironik geri dönüşler yaptığı düşünülürse, özel geçmişinden gelen ayak seslerini duyuran önceki eserlerini dikkate almamak, şiirinin sağlıklı değerlendirilmesi açısından eksik olur. Böyle olunca Hüseyin Peker’in ‘Böceklenme’den geriye doğru ilk şiirlerine kadar uzanmak kaçınılmazdır. Hakeza 2024 yılının ilk sayısı olarak yayımlanacak Kitap-lık dergisindeki son şiirini görmek, şiiriyle getirdiği nihai teklifin içeriğini öğrenme bakımından önemli olsa gerektir. Ben de bu çerçevede çalışacağım. Demek ki bugün onun şiirlerini okurken 1960’lardan 2024’lere gerçek bir yolculuk yapacağız. Bu yolculukta ilk şiirleri dâhil toplu şiirlerini içeren ‘Benden Sana Yamalı’yla son toplu şiirlerinin yer aldığı ‘Günü Gelmeden Taburcu’ya yeri geldikçe göndermeler yapacağız. Ayrıca şiir dışında roman ve öykü türünde de yazmış Hüseyin Peker.

Reklam 1

Bende ‘Eli Torbalı Adam’ var. Şairin biyografisine gölgeler düşüren bu romandan, ‘şiir, şairin hayatından arî değildir’ ön kabulü gereğince arka planda yararlanacağım. Şu var ki şiirin içinde, salt şiirle düşünmeyi sevdiğim bilinsin isterim. Şiirin içinde çalışan aklı özgür bir salınıma bırakmanın paha biçilmez değerine inanıyorum. Böylece teorik ve sistemli çalışmanın sınırlarını şiirin hesabına ve yararına aşmanın zevkini tecrübe edebileceğimi düşünüyorum.  Doğrusu Hüseyin Peker’in şiirinin de bu zevke katkı veren nitelikleri var. En başta kendiyle, çevresiyle, giderek dünyayla insan namına kurduğu bağların ayrıntılarda düğümlendiği nazarı dikkate alınırsa, bu bağlar içinden geçerek kendi bağımsız kişiliğini şiirde kurabilmeyi başarmış bir şairin teorik bir kampın malzemesi yapılması, bir kere onun şiirinin doğasına aykırıdır. Öyleyse onun şiirinin gizini, ‘aydınlatıcı ayrıntılar’da arayacağız.               

Hüseyin Peker

Reklam 2 Makale

Ali Celep

Şair-Eleştirmen

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu