Ali Celep ArşiviKöşe YazarlarıSezai KarakoçŞiir Yazıları

Ali Celep, Sezai Karakoç’un “Çatı” Şiiri Üzerine Yazdı…

ALİ CELEP

SEZAİ KARAKOÇ’UN ‘ÇATI’ ŞİİRİ ÜZERİNE

‘Kaç aç varsa hepsi ben

Kaç hasta varsa hepsi ben

Kaç liman önlerinde dönen

Reklam 1

İşsiz hamal hepsi ben’

Kaç aşktan ters yüz edilmiş

Âşık varsa hepsi ben

Bütün çiçeklerle donanıp

Bütün insanlarla ölen’

Sezai Karakoç’u temsil gücü en yüksek nitelikli şiirin ‘Çatı’ olduğu kanısındayım.

Bir kere muhteşem bir teknikle çatılmış ‘Çatı’

Dünkü sesten gelen duyarlıkla bugünkü modern yapıyı kuran öz, her anlamda okuyanı memnun edecek seviyede, okunduktan sonra ise duygu ve düşünceleri aynı hızda harekete geçirebilecek kalitede harmanlanmış.

Söyleyiş o kadar akıcı, içerik o kadar dolu.

Duygu ve düşünce birbiri içinde elmanın içindeki çekirdek gibi doğal dengesinde ve biz şiirin en etkili araçlarından birinin de getirdiği ruh haliyle birlikte, işleyiş biçiminden doğduğunu biliyoruz.

İkincisi bu tekniğe eşlik eden ‘deneyimin değeri’ ve bu deneyimin evrensel düzeyde okuru ikna kabiliyetini barındırması ve böylece şiirin muhatabına nüfuzu noktasında en etkileyici formda kendini gerçekleştirmesi.

Yani dünyayla, insanlarla kurduğu ilişki biçimi maksimum düzeyde kuşatıcı, nesnel, yaratıcı, yoğun, zengin ve orijinal bir şiir ‘Çatı’

Şiirin nesnelliğinden, persona’nın şiirde gerçek anlamda neler yaşadığı, duygu ve düşünceleri, dünya görüşü gibi yaşanmışlıktan gelen durumların okur katında tam olarak anlaşılmasını ve okurda benzer etkiler yaratma gücünü anlıyoruz.

Böylece şairin kendi içinde hissettiği, yaşadığı şeylerle halkın derununda yaşananların birbirini içten dışa desteklediği, hislerin aynı yolda sosyal olanla sarmalandığı bir işleyişe varmış oluyoruz.

Şiirde bu dinamik işleyişin merkezinde empati vardır.

Evrensel etki de bu duygudaşlıktan el alıyor.

Yani insanın bütün halleriyle hallenme şiiri motive eden ve ona derinlik katan temel duygu olmuş.

Sezai Karakoç’un önceki şiirlerini canlandıran çocuk, anne gibi sözcüklerin çağrışım yaptığı alanların bu şiirde toplumsala doğru zenginleşerek devam ettiği görülüyor.

Fakat Sezai Karakoç hiçbir şiirinde sadece kişisel duygular yedeğinde ya da sadece toplumsala, kamuya eğilen bir tavırda olmamış, doğrusu bu iki eğilimi dengeye kavuşturmaya çalışmıştır.

Onun çok zikrettiği kelimelerin çocuk ve anne olması, bu kelimelerin toplumsal yapının en temel unsurlarını temsil etmesi, bu yoldan kendini ve halkını okuması ve her okuyuşta daha canlı tabloları şiiriyle önümüze koyması ve bizim o tablolara her bakışımızda kendimize ve yaşadığımız topraklara dair yeni bakış açıları kazandırması, bize yeni gibi gelen fakat gerçekte siyasal yaşamın üstünü örttüğü unutulmuş değerleri içten içe, en kişisel duyuş ürünü şiirlerinde bile satır aralarında bize hatırlatması dikkate değer olmalıdır.

‘Çatı’ şiirini, bu yaklaşımlar ışığında okuduğumuzda, bir insan ve şair olarak, insan-ı kâmil olma yolunda şiirle/şuurla örülmekte olan bir şahsiyetin izlerini taşıması bakımından da ciddi bir kaynak olsa gerek.

Tekke şiirinin çağdaş bir dolayımla en güzel yorumlarından biri olarak okunması ise sadece özel bir tercihi değil estetik bir ihtiyacı işaret ediyor kanımca.

Böylece şairin biyografik (ontik) tanıtımından, hızla kendini anlamaya elverişli, özel kişiliğini betimleyen/tanımlayan (ontolojik) bir zemine geçebiliyoruz.

Onun şiirine/kişiliğine dünden bugüne samimi bakış, kişisel kaderle memleket ahvalinin bir şairde nasıl büyük bir buluşmaya dönüştüğünün resmini verir.

‘Çatı’ tarihte ve gerçekte nadir gerçekleşen bir büyük buluşmanın Sezai Karakoç’ta temsilidir.

‘Ben o çocuklarla yere çarpılan

Sevgili deyip yere çarpılan

Sedye taşımaktan kolu tutulan

Bu sessiz çılgın çalkantıda’

Reklam 2 Makale

Ali Celep

Şair-Eleştirmen

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu