Şiir YazılarıKöşe YazarlarıSezai Karakoç

Ali Celep, Sezai Karakoç’un ‘Sesler’ Şiiri Üzerine Üçüncü Diziyi Yazdı…

ALİ CELEP

SEZAİ KARAKOÇ’UN ‘SESLER’ ADLI ŞİİRİ ÜZERİNE

3.

İyi bir şiir diyoruz ‘Sesler’e, onu iyi şiir yapan nitelikler arasında ‘bilgi zenginliği’ de olduğu için.

Bilgi zenginliği sadece şiirin çok sesli yapısını kuran konuların çeşitliliğinde değil fakat konuları veriş biçiminde göze batan aydınlatıcı detayların uzandığı farklı dünyalarda da kendini gösteriyor.

Reklam 1

Şöyle ki, şiirin altı kısımda taksimine baktığımızda ilk iki kısımda, daha çok doğadan el alan kişisel duyuşun, deniz özelinde yine doğaya ve şairin iç dünyasına yönelik olarak şehri ve olan biten hayatı değerlendirmesi söz konusuyken, kalan kısımlarda yine kişisel duyuşun biçimlendirdiği fakat bu kez daha çok toplumsaldan el alan bir şiir davranışını görüyoruz.

Her iki farklı şiir davranışının ortak yönü, gerçekleri düşsel bir prizmadan geçirirken beliriyor.

Doğadan insan ilişkilerine eğildiği ilk iki kesitle, mevcut cemiyet hayatının verilerinden doğaya eğildiği sonraki kesitlerin ayırıcı yanı ise, ilkinde metafizik planın doğa katında işletilmesi, diğerinde ise tarihle iş görmesidir.

‘Ölülerin yatağı sonsuzluk çayırları

Fildişinden bir doktorum

Elimde denizlerden bir koleksiyon

Bana yalnız ölen gelir

Ben ölümden sonrasına bakan bir doktorum’

‘Kaylar birer birer atalarımız dönüyor

Yunanlı romalı arap

Her kaya uçan bir arap süvarisi’

Toplumsalı kucaklayan parçalarda şehrin (İstanbul’un) kültürel ve tarihsel dokusuyla birlikte akıp giden güncel yaşamdan manzaralar ve yiten geleneksel anlayış ve kavrayışların sonuçlarına ek olarak örtük bir eleştiri dikkat çekiyor.

Örtük eleştiri siyasal, ekonomik ve kültürel yönde, insanlık aleyhine hayatın bütün alanlarını meşgul ederek gelişen modernist görüntülere değildir sadece, fakat aynı zamanda güncel yapının ontolojik temeline ahlâki çürümüşlük getiren yeni gelişmelere yöneliktir.

Bu yönde gelişen eleştiri, şiire, üzerinde barındığımız toprakların genel kültürünü getiriyor.

Ve yine şiir boyunca okuduğumuz gibi şairin düşsel aynasına çarparak yansıyan görüntüler eşliğinde ilerliyoruz.

‘Kilise kırılan çanlar camiler uzayan minare

Renkli pencerelerden içeri giren ışık

Kurşunu kıran mermeri yaran ışık

Mum diken namaz kılan kalabalık

Aynı tehlikede erimiş

Cambaz altından ip kaçırmak isteyen insanlık

Ben ben ben bütün bunların dışına çıktım’  

Yine de düşsel aynanın şairin kendisini çevresinden bütünüyle soyruk tutmadığı, ‘ben’ diye başlayan dizelerde kesin olarak görülebiliyor.

Şairin kendini olan bitenin dışında konumlandırma çabası daha çok, şahsını onurlu müstesnalardan kılma isteğiyle alakalıdır.

Geçmiş müktesebata ilişkin imanını yitirmiş kalabalığın dışında, bütün insanlığı sarmış tehlikenin farkında olmayla alakalı bir duyarlılığı belirginleştirmek, belki oradan insanlığı kucaklayacak metafizik bir kanal açmak, onurlu müstesna bir şahsiyeti inşa etmekle mümkün olabilir.

Sesler’ bu şahsiyete tabii bir ses olmakla meşgul görünüyor.

‘Kalk git diyor içimde bir insan sesi’

diğer iki yazı için linkler aşağıdadır:

Reklam 2 Makale

Ali Celep

Şair-Eleştirmen

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu