EleştiriİktibasKöşe YazarlarıMustafa N. Celep ArşiviŞiir Yazıları

Mustafa Celep’in Çıkartması | Abdulkadir Akdemir

Bir başka yitik şair Abdulkadir Akdemir, Ateş Bandosu üzerine yazdı... Temmuz, 2011.

“Bu inadına direnişim beni güçlü kıl Tanrım

Güvendiğim bir şey değildir aklım” 

Mustafa Celep şiirini yaşayarak yazıyor. İlk kitabının bu ilk şiirinde bu “benim” diyor adeta. Bir çarpık düzenin, yalpalayan gidişatına sağlam bir karşı  çıkışın seslerini ulaştırıyor bize şair. Sırtını yasladığı  makamlar üstü kudretten ilham alarak doğru ve haklı davayı üstleniyor. Kendisinin fazlaca sahiplendiği bir sözle ifade etmeye çalışırsak; hayatın tam ortasında kendisiyle “cebelleşen” eşrefi mahlûkat ile yüz yüze kalmaktayız bu şiirler toplamında. 

Dinmeyenlerin dillenişi

Çağdaş zamanların kalemli ve yahut “uçan ayakkabılı” savaşçılarının siluetleri mısra başlarında, sayfa aralarında gözlerimize istikamet çizer gibidir.  Celep “ kendini kaybedip tekrar bulanın” kavgasını vermektedir. “Tanrı”dan istediklerini ne olduysa işte tüm bunlar yüzünden diyerek belgelendirmektedir. Evet, bunu da birçok örneğin yardımıyla yapmaktadır. “Cürmün kıskacından uzak tut, zehrinden zehrinden hayatın” mısrasından sonra “cebelleştiği” onca “dinmeyen yarayı” dillendirecektir. 

Reklam 1

 “Beni dünyadan uzak tut, aydınlansın yüzüm bildiğim bir şeydir bu

Bu kan çarşıları, bu kısrak tekmeleyip durur topuklarımı

Bu yaşadıklarım, bu kireç rengi alnım, bu kavgam

Bu ihanetler, bu suçlar, bu cezalar, bu mantık, bu mahkemeler” 

Yer yer tekrarlar var

Şair ölmeden önce ne yapabilirimin derdindedir ve buram buram kazanma hırsı kokmaktadır. Hıncını kelimelerden almaya kalkan bir dünya mahkumu “dünyayı konuşurken” elbette sert olacaktır. 

Fakat şuna da değinelim ki Celep’in şiir dilinde önemli yeri olan tekrarlar aşırıya kaçmıştır. Sözüm ona “bu” yaklaşık 90 kere bir ismi işaret etmiştir. Bu denli örnek, sıkıcılığı doğurabiliyor. Dikkatli ve gerçek bir okurun ise muazzam bir makinede arka plandaki vidaların önemini fark etmesi kaçınılmazdır. Bunu burada keselim. 

Çıkartma

Mustafa Celep’in şiirinin orta yerine oturtabileceğimiz bir şiirdir “Çıkartma”. Hitabet ve etkileyici bulunma sınırlarını zorlayan tabirlerle karşılaşmak her şiiri için kaçınılmazdır. 

 “Bu koca koca şehirler ortasında sıkılganlığım” 

Ve yahut 

 “Ben buradayım dostum sense susuyorsun sarsılıyorum”
 “Secdelerdir beni serinleten bu solgun odalarda -otel odalarında-“ 

“Ben burada kara ıssız yalnızlığımla değilim

Değil sizin sinemalarınıza gitmek

Değil camekânlarınıza bakmak

Boştur bu dünya, değil inanmak inandıklarınıza” 

Bakınız bu reddediş bize sabrın sivrilmiş, bileylenmiş hali olan “gücü” gösteriyor. Şair içindeki konuşmak isteğiyle gerçeğin savunmasını sunuyor ve çoğunlukla yalnızlıktan bahsediyor. Tabi asıl yalnızlığın “Tanrı” ile birlikte olma manasına geldiğini bilerek yapıyor bunu. “Işık ışık bir adam “şeyler” içinde iken maddeye sırt çevirebilmiştir.”Değil sinemalarınıza gitmek / Değil camekânlarınıza bakmak / Değil inanmak inandıklarınıza” derken sebepler katında gerekçesini ise “Boştur bu dünya” diyerek dillendirebilmiştir. Teşhir çağının ve neon ışıklarıyla yıkanan sokakların, cilalanarak pazarlanan maddenin seli önünde bir bent girişimidir bu seyreylediğimiz. 

Ölüm sonrası yas

Şahsi olarak mutluluk diyeceği ne varsa vazgeçmiştir Celep. Gülmeye, sevinmeye dair herhangi bir imgeyle karşılaşmamamızı “ölüm sonrası yas”a benzetiyoruz. Kaybedilen onca güzellik, garipliği İslam’ın, insanlığın vurdumduymazlığı ve bölük pörçük bakışlar. “Edirne’den Kars’a Sinop’tan Hatay’a böyle gelir böyle gitmez Türkiye’de”. 

 Şiiri böylece gümbür gümbür okurken; 

 “Bu kırık cam parçaları, bu çantalar bu burukluğum

Bu yorgunluk, bu bıkkınlık tel örgülerden

Bu çaresiz kalmaklığım kendimin ortasında” 

Mısraları ise okuru korkutacak bir çaresizlik sergilemektedir. Tüm söylenenler buraya kadar mıydı? Sorusuna gelip dayanmış gibi görünürken; 

 “Taşmak üzereyimdir bir taşkınlık çıkarmak ırmağın akışında” 

Mısrasıyla kökleriyle tutunmuş bulunduğu gerçeği daha sıkı tutup kaldırmıştır. 

Ve ellerini açmış, tüm sesini gökyüzüne çevirmiş şekliyle “Bir adam durup / Dolgun damarlarıyla / Dünyayı konuşuyor”. Arkasından da değil hem. Yüzüne yüzüne haykırıyor neyi var neyi yoksa dünyanın. “Bu çağda sözümü sakınmayacağım” diyen şairin sağlam durma çabalarını merak ve takdir ile izlemekteyiz. 

Ezcümle Mustafa Celep’te “Bu konuşmak isteği her daim serazat bir coşku olarak kalsın”. Biz de yeni ve güçlü şiirler bekleyelim savaşarak teslim aldığı kelimelerden.

Mustafa Celep, Ateş Bandosu, Ebabil yay. 1.Baskı

Reklam 2 Makale

Abdulkadir Akdemir

Şair-Görsel Editör

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam 3 Yorum
Başa dön tuşu